DEVAM: 6- HACC'IN VACİB
OLMASI ŞARTININ BEYANI BABI
حدّثنا
سُوَيْدُ
بْنُ سَعِيدٍ.
حدّثنا هِشَامُ
بْنُ
سُلَيْمَانَ
الْقُرَشِيُّ
عَنِ ابْنِ
جُرَيْجٍ.
قَالَ،
وَأَخْبَرَنيهَ
أَيْضاً عَنِ
ابْنِ عَطَاءٍ،
عَنْ
عِكْرِمَةَ،
عَنِ ابْنِ
عَبَّاسٍ؛
أَنَّ
رَسُولَ
اللهِ صلى
الله عليه
وسلم قَالَ
((الزَّادُ
وَالرَّاحِلةُ))
يَعْنِي
قَوْلَهُ
((مَنِ
اسْتَطَاعَ
إِلَيْهِ سَبِيلاً)).
(Abdullah) bin
Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve
Sellem) , (Âl-i İmrân sûresinin 97. âyetinde geçen); «Onun (yâni Ka'be'nin) yoluna gücü yetenler»
buyruğun (daki güç) ten maksad azık ve binittir, buyurmuştur.
AÇIKLAMA: Tuhfetü'l-Ahvezi'de beyan edildiğine göre İbn-i Omer (r.a.)'ın hadisini
Tirmizi, Şafii ve Darekutni de rivayet etmişler ve İbn-i Abbas (r.a.)'ın
hadisini Darekutni de rivayet etmiştir. İbn-i Abbas'ın hadisinin Zevaid
nevinden olduğuna dair bir kayıt bulunmamakla beraber bunu Kütüb-i Sitte'nin
kalanlarında bulamadım.
Birinci hadiste
geçen bazı kelimeleri açıklayalım:
Zad: Azık
demektir.
Rahile: Yük
devesi ve bin it olarak kullanılan deve manasına gelir. Hacının bineceği diğer
vasıtalar da bu hükmün şümülüne girer.
Şeis: Bedeni
kirlenen kimse demektir.
Tefil:
Kirlilikten dolayı bedeni fena kokan kimse demektir. Hac yolculuğu esnasında,
özellikle eski devirlerde sık sık yıkanma imkanı bulunmadığı için hacı
adaylarının vücutları kirli ve fena kokulu olurdu. Bu hal hacı adayının içinde
bulunduğu anormal şartlardan dolayıdır.
Hadisin
metninde geçen; "EI-Acc" ve; "Es-Secc" kelimelerini relvi
Veki açıklamıştır. Tercemede belirttiğim gibi bunlardan maksad Lebbeyke duasını
yüksek sesle okumak ve kurbanlıklan kesmektir.
Büdün:
Bedene'nin çOğuludur. Bedene kurbanlık olarak kesilen deve ve sığır manalarında
kullanılır. Burada hacıların kestikleri kurbanlık manasında kullanılmıştır.
Lebbeyke duasını yüksek sesle bol bolokumak ve kurbanlık kesmek hacc'ın en a;ık
alametleri olduğu için "Hac. bunlardır" buyurulmuştur.
BU İKİ
HADİS'TEN ÇIKARILAN HÜKÜM ŞUDUR
Hac ibadetinin
bir müslümana farz olmasının şartı onun Ka'be-i Muazzama ve diğer mukaddes
yerleri ziyaret edebilmesi için gerekli azık \e biniti temin etmesidir. Al-i
imran suresinin 97. ayetinde "Ka'be'ye gitmeye gücü yetenler" buyruğundaki
güçten maksadın azık ve binit olduğu, ikinci hadiste beyan edilmiştir.
Hac ibadetinin
bir kimseye farz olması için akıllı olmak, erginlik çağına varmak, deli olmamak
gibi bir takım şartlar vardır. Bu şartların gerçekleşmesi hususunda dört mezheb
alimleri ittifak halindedir. Bunların dışında her mezhebe göre bazı şartlar
aranır. Bu hususta gerekli bilgi almak için fıkıh kitablarına müracaat
edilmelidir. Biz burada sadece hadiste anılan azık ve binit şartları
konusundaki ilmi görüşleri beyan etmekle yetinmek istiyoruz. şöyle ki:
Miftahü'l-Hace yazarı bu hadislerin açıklaması bölümünde özetle şöyle der:
"Bu babın hadisleri, azık ve binit teminine gücü yeten kimseye olan
hacc'ın vacibliğine delalet eder. İbn-i Abbas, İbn-i Ömer, Sevri ve fıkıhçıların
çoğu böyle hükmetmişlerdir. Bu gruba göre binitin bulunması hacc'ın vacib
olması için şarttır. İbn-i Zübeyr, Ata, İkrime ve Malik'e göre İstitaa, yani
Ka'be'ye gitmeye güç yetmeden maksad hacının sağlığının yerinde olmasıdır. Yani
bu kelime sağlık manasına yorumlanmıştır. Bu itibarla yaya olarak Mekke'ye
gidebilen bir kimse Malik'e göre hac ibadetini ifa etmekle mükelleftir, hac
böyle kimseye vacibtir. Binitin temini şartı yoktur. Keza, azık bulamayan ve
dilenmek suretiyle yiyecek ihtiyacını temin edebilen kimse de böyledir. Yani
Malik, böyle kimseye de hacc'ın vacibliğine hükmetmiştir."
Al-i İmran
suresinin 97. ayetinde hacc'ın vacib olması için şart koşulan İstitaa, yani
hacı adayının Ka'be'ye gitmeye gücünün yetmesi hususunda icma vardır. Bütün
alimler bu noktada ittifak halindedir. Ancak güç yetmeden neyin kasdedildiği
hususunda ihtilaf ve görüş ayrılığı vardır. Şöyle ki :
1. Hanefiler'e
göre İstitaa. hacı adayının azık ve binit bulmaya gücünün yetmesidir. Bunların,
hacı adayının borcundan, mesken giyecek, san'atkarın tezgah ve aletleri gibi
ihtiyaçlarından ve çoluk çocuğunun hac süresine ait nafakasından fazla olması
şarttır. Hacı adayının binitinin de örf ve adete göre onun durumuna elverişli
olması şarttır. Bu gün memleketimizden gidecek hacı aday larının bineceği
vasıta gayet tabii deve, at gibi şeyler değil, karayolu vasıtaları, uçak ve
vapurdur. Binitin bulunması şartı, memleketi Mekke 'den en az üç konak uzakta
bulunanlar içindir. Mekke'ye daha yakın mesafede oturan ve yürüyerek Mekke'ye gidebilen
bir kimse için binitin bulunması şart değildir. Yukarda anılan ihtiyaçlarından
fazla olarak azığı temin edebildiği takdirde kendisine hac farz olur.
2. Şafiiler ile
Hanbeliler'in görüşleri de Hanefiler'in görüşüne yakındır. Yani bu iki mezheb
alimleri de hacı adayının çoluk çocuğunun nafakasından, zaruri ihtiyaçlarından
fazla olarak azık ve binit bulabilmesini şart gösterirler. Aksi takdirde hac
vacib değildir.
3. Malik'e göre
hacı adayının azık ve binite muktedir olması şartı yoktur. Mekke'ye herhangi
bir şekilde gidebilen kimseye hac vaciptir. Yürüyerek Mekke'ye gidebilen
kimsenin memleketi üç konaktan fazla uzak olsa bile yine hacc'a gitmesi
vacibtir. Ancak yolculuk yapması halinde büyük güçlük ve zorluk çekecek durumda
olan kimse için hac vacib değildir. Yukarda özlü olarak anlatılan görüşleri
etraflıca öğrenmek isteyenler fıkıh kitabIarına baş vurmalıdır.