SÜNEN İBN-İ MACE

Bablar Konular Numaralar

KİTABU’L-MENASİK

<< 2897 >>

DEVAM: 6- HACC'IN VACİB OLMASI ŞARTININ BEYANI BABI

 

حدّثنا سُوَيْدُ بْنُ سَعِيدٍ. حدّثنا هِشَامُ بْنُ سُلَيْمَانَ الْقُرَشِيُّ عَنِ ابْنِ جُرَيْجٍ. قَالَ، وَأَخْبَرَنيهَ أَيْضاً عَنِ ابْنِ عَطَاءٍ، عَنْ عِكْرِمَةَ، عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ؛ أَنَّ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم  قَالَ ((الزَّادُ وَالرَّاحِلةُ)) يَعْنِي قَوْلَهُ ((مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلاً)).

 

(Abdullah) bin Abbâs (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) , (Âl-i İmrân sûresinin 97. âyetinde geçen);  «Onun (yâni Ka'be'nin) yoluna gücü yetenler» buyruğun (daki güç) ten maksad azık ve binittir, buyurmuştur.

 

 

AÇIKLAMA:     Tuhfetü'l-Ahvezi'de beyan edildiğine göre İbn-i Omer (r.a.)'ın hadisini Tirmizi, Şafii ve Darekutni de rivayet etmişler ve İbn-i Abbas (r.a.)'ın hadisini Darekutni de rivayet etmiştir. İbn-i Abbas'ın hadisinin Zevaid nevinden olduğuna dair bir kayıt bulunmamakla beraber bunu Kütüb-i Sitte'nin kalanlarında bulamadım.

 

Birinci hadiste geçen bazı kelimeleri açıklayalım:

 

Zad: Azık demektir.

Rahile: Yük devesi ve bin it olarak kullanılan deve manasına gelir. Hacının bineceği diğer vasıtalar da bu hükmün şümülüne girer.

Şeis: Bedeni kirlenen kimse demektir.

 

Tefil: Kirlilikten dolayı bedeni fena kokan kimse demektir. Hac yolculuğu esnasında, özellikle eski devirlerde sık sık yıkanma imkanı bulunmadığı için hacı adaylarının vücutları kirli ve fena kokulu olurdu. Bu hal hacı adayının içinde bulunduğu anormal şartlardan dolayıdır.

 

Hadisin metninde geçen; "EI-Acc" ve; "Es-Secc" kelimelerini relvi Veki açıklamıştır. Tercemede belirttiğim gibi bunlardan maksad Lebbeyke duasını yüksek sesle okumak ve kurbanlıklan kesmektir.

 

Büdün: Bedene'nin çOğuludur. Bedene kurbanlık olarak kesilen deve ve sığır manalarında kullanılır. Burada hacıların kestikleri kurbanlık manasında kullanılmıştır. Lebbeyke duasını yüksek sesle bol bolokumak ve kurbanlık kesmek hacc'ın en a;ık alametleri olduğu için "Hac. bunlardır" buyurulmuştur.

 

BU İKİ HADİS'TEN ÇIKARILAN HÜKÜM ŞUDUR

 

Hac ibadetinin bir müslümana farz olmasının şartı onun Ka'be-i Muazzama ve diğer mukaddes yerleri ziyaret edebilmesi için gerekli azık \e biniti temin etmesidir. Al-i imran suresinin 97. ayetinde "Ka'be'ye gitmeye gücü yetenler" buyruğundaki güçten maksadın azık ve binit olduğu, ikinci hadiste beyan edilmiştir.

 

Hac ibadetinin bir kimseye farz olması için akıllı olmak, erginlik çağına varmak, deli olmamak gibi bir takım şartlar vardır. Bu şartların gerçekleşmesi hususunda dört mezheb alimleri ittifak halindedir. Bunların dışında her mezhebe göre bazı şartlar aranır. Bu hususta gerekli bilgi almak için fıkıh kitablarına müracaat edilmelidir. Biz burada sadece hadiste anılan azık ve binit şartları konusundaki ilmi görüşleri beyan etmekle yetinmek istiyoruz. şöyle ki: Miftahü'l-Hace yazarı bu hadislerin açıklaması bölümünde özetle şöyle der: "Bu babın hadisleri, azık ve binit teminine gücü yeten kimseye olan hacc'ın vacibliğine delalet eder. İbn-i Abbas, İbn-i Ömer, Sevri ve fıkıhçıların çoğu böyle hükmetmişlerdir. Bu gruba göre binitin bulunması hacc'ın vacib olması için şarttır. İbn-i Zübeyr, Ata, İkrime ve Malik'e göre İstitaa, yani Ka'be'ye gitmeye güç yetmeden maksad hacının sağlığının yerinde olmasıdır. Yani bu kelime sağlık manasına yorumlanmıştır. Bu itibarla yaya olarak Mekke'ye gidebilen bir kimse Malik'e göre hac ibadetini ifa etmekle mükelleftir, hac böyle kimseye vacibtir. Binitin temini şartı yoktur. Keza, azık bulamayan ve dilenmek suretiyle yiyecek ihtiyacını temin edebilen kimse de böyledir. Yani Malik, böyle kimseye de hacc'ın vacibliğine hükmetmiştir."

 

Al-i İmran suresinin 97. ayetinde hacc'ın vacib olması için şart koşulan İstitaa, yani hacı adayının Ka'be'ye gitmeye gücünün yetmesi hususunda icma vardır. Bütün alimler bu noktada ittifak halindedir. Ancak güç yetmeden neyin kasdedildiği hususunda ihtilaf ve görüş ayrılığı vardır. Şöyle ki :

 

1. Hanefiler'e göre İstitaa. hacı adayının azık ve binit bulmaya gücünün yetmesidir. Bunların, hacı adayının borcundan, mesken giyecek, san'atkarın tezgah ve aletleri gibi ihtiyaçlarından ve çoluk çocuğunun hac süresine ait nafakasından fazla olması şarttır. Hacı adayının binitinin de örf ve adete göre onun durumuna elverişli olması şarttır. Bu gün memleketimizden gidecek hacı aday larının bineceği vasıta gayet tabii deve, at gibi şeyler değil, karayolu vasıtaları, uçak ve vapurdur. Binitin bulunması şartı, memleketi Mekke 'den en az üç konak uzakta bulunanlar içindir. Mekke'ye daha yakın mesafede oturan ve yürüyerek Mekke'ye gidebilen bir kimse için binitin bulunması şart değildir. Yukarda anılan ihtiyaçlarından fazla olarak azığı temin edebildiği takdirde kendisine hac farz olur.

 

2. Şafiiler ile Hanbeliler'in görüşleri de Hanefiler'in görüşüne yakındır. Yani bu iki mezheb alimleri de hacı adayının çoluk çocuğunun nafakasından, zaruri ihtiyaçlarından fazla olarak azık ve binit bulabilmesini şart gösterirler. Aksi takdirde hac vacib değildir.

 

3. Malik'e göre hacı adayının azık ve binite muktedir olması şartı yoktur. Mekke'ye herhangi bir şekilde gidebilen kimseye hac vaciptir. Yürüyerek Mekke'ye gidebilen kimsenin memleketi üç konaktan fazla uzak olsa bile yine hacc'a gitmesi vacibtir. Ancak yolculuk yapması halinde büyük güçlük ve zorluk çekecek durumda olan kimse için hac vacib değildir. Yukarda özlü olarak anlatılan görüşleri etraflıca öğrenmek isteyenler fıkıh kitabIarına baş vurmalıdır.